İZMİR - Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın 53 yıl önce çıkarıldıkları idam sehpasından haykırdıkları son sözleri, bugün de Türk ve Kürt halklarının ortak mücadelesinin pusulası niteliğinde.
Türkiye devrimci hareketinin önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, bundan 53 yıl önce 1972 yılının 6 Mayıs günü idam edildi. Türkiye halklarının mücadelesinde "Üç Fidan" olarak simgeleşen Gezmiş, Aslan ve İnan’ı idama götüren süreç 12 Mart 1971 darbesi ile başladı. Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nu (THKO) kuruluşunu ilan etikleri 1971 yılına kadar Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) gibi birçok örgütlenmenin içinde yer alan üç isim, THKO’nun gerilla mücadelesi başlatmasıyla rejimin hedefi haline geldi.
Denizlerin idam edilişine gelen süreç etkili bir mücadele sonrasında geldi. Denizler, "Üç Fidan" THKO'yu ilan etmeden önce de etkili eylemlere imza attı. Vietnam Savaşı’nda ardından Avrupa’da başlayan ve tüm dünyaya yayılan 68 hareketinin Türkiye’deki öncüleri olan Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in mücadelesi, Türkiye halkları tarafından temsil edilmeye devam ediyor.
Beşiktaş'ta yapılan 6’ncı Filo eylemi Deniz'i efsanevi öğrenci liderleri arasına soktu. Vietnam’daki katliamda başrol oynayan ABD'li Komer'in ABD Ankara Büyükelçisi olarak ODTÜ'ye geldiğinde Yusuf ve Hüseyin’in de aralarında bulunduğu öğrencilerin, arabasını yakması, dönemin öğrenci hareketinin geniş kitleler tarafından sahiplenilmesine yol açtı.
FİLİSTİN'E GİTTİLER
Denizler, 4 Mart 1971 tarihinde Ankara'da 4 ABD askerini kaçırarak, arkalarında bıraktıkları 4 askerin kimliklerinin yanında THKO'nun kuruluş bildirgesini bıraktı. Bu dönem Denizlerle birlikte diğer öğrenci hareketlerinin “Meclis’e sıkışan mücadele” anlayışını eleştirdikleri Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) kopuşu da ifade ediyordu.
Deniz ve arkadaşlarının öncülük ettiği THKO'nun kuruluş bildirgesi eylem günü medya kuruluşları tarafından yayınlandı. Bildirgede şunlar yazıyordu: "Düşmanın sayısına, zenginliğine, dehşetine ve imkanlarına aldırmayınız. Onun elindeki silah ve imkanlarına aldırmayınız. Onun elindeki silah ve imkanları aldığımız zaman, bizi durduracak hiçbir güç kalmayacaktır. Kendimize ve kendimiz gibilere olan güvensizliği yok edelim. Şunu iyi bilelim ki, halkın, yani bizlerin gücü karşısında hiçbir kuvvet dayanmaya muktedir değildir. Bu şerefli kavgada, kutsal görevimizi alalım. Yarının Türkiye'si bize cennet, düşmana zindan olacaktır."
Denizlerin THKO'yu kurarak, kırda gerilla mücadelesi verme kararlarında, Filistin'e giderek, Filistin Kurtuluş Örgütü'nden (FKÖ) eğitim almaları ve İsrail işgaline karşı savaşmaları etkili oldu. THKO'nun kuruluşuna öncülük eden Hüseyin İnan aynı zamanda örgütün teorisyeniydi ve THKO'nun "Türkiye Devriminin Yolu" adlı tek teorik çalışmasına son halini verdi.
İDAM KARARI
Türkiye’de yükselen devrimci hareketi ezmek için yapılan 12 Mart Darbesi, Denizleri de idam sehpasına götürdü. Nurhak Dağı'ndaki THKO militanlarının yanına gitmek isteyen Deniz ve Yusuf, 16 Mart 1971’de Sivas'ta yakalandı. Yusuf, Şarkışla'da yaralı olarak, Deniz ise Gemerek'te girdiği çatışma sonucu yakalandı. Hüseyin ise 23 Mart 1971'de Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde düştüğü bir pusuda yoldaşı Mehmet Nakipoğlu ile birlikte yakalandı.
Üç Fidan’ın 16 Temmuz 1971 tarihinde Ankara 1. No'lu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi'nde başlayan THKO-1 Davası’ndaki yargılamaları, 9 Ekim 1971 tarihinde "Anayasayı silah zoruyla değiştirmek" gerekçesiyle verilen idama kararı ile sona erdi. Deniz, Yusuf ve Hüseyin, yargılandıkları süre boyunca yaptıkları savunmalarda Türkiye tarihini analiz etti ve kendilerini Türkiye'nin tam bağımsızlığına armağan ettiklerini vurguladı.
ÇAYAN'LAR İDAMLAR DURSUN DİYE KATLEDİLDİ
Mahkemenin verdiği idam kararı, 10 Mart 1972 tarihinde Meclis’te oylandı. Süleyman Demirel liderliğindeki Adalet Partisi’nin 251 milletvekilinden 218’i kabul oyu verirken, 33’ü oylamaya katılmadı. CHP vekillerinden 28’i kabul oyu verdi, 2’si çekimser kaldı, 47 milletvekili de ret oyu kullandı. CHP’li 66 vekil ise oylamaya katılmadı. Oylamaya 323 milletvekili katılırken, 273 “evet” oyuna karşı 48 “hayır” oyu ile Denizlerin idam cezası onaylandı.
İdamların engellenmesi için Türkiye Halk Kurtuluş Parti/Cephesi (THKPC) önderleri Mahir Çayan ve arkadaşları Ordu'daki Ünye Radar Üssünde çalışan biri Kanadalı, ikisi İngiliz üç teknisyeni kaçırıp eylem yaparak katledildi. Yine kamuoyu nezdinde birçok girişim olsa da tüm çabalara rağmen Üç Fidan 6 Mayıs 1972 sabahında Ulucanlar Cezaevi'nde idam edildi. Haklarında verilen idam hükmünün adaletsizliğini mahkemenin askeri savcısı Baki Tuğ, yıllar sonra "Elbette ki idam cezası şart değildi. Duruşmalarda eğer birazcık mahkemeye saygılı olmuş olsalardı, bu gençler idam edilmezlerdi. Ancak bu çocuklar mahkemede çok sert, haşindi" sözleriyle itiraf edecekti.
SON SÖZLERİ PUSULA OLDU
Üç Fidan'ın idam sehpasında haykırdığı son sözleri, halklar için bugün hala güncelliğini koruyor. Çıkarıldıkları idam sehpasında Yusuf Aslan’ın sön sözleri "Ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu için bir defa ölüyorum. Sizler, bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz. Biz halkımızın hizmetindeyiz. Sizler Amerika'nın hizmetindesiniz. Yaşasın devrimciler! Kahrolsun faşizm!" oldu. Hüseyin İnan da "Ben şahsi hiçbir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım! Bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım! Bundan sonra bu bayrağı Türk halkına emanet ediyorum! Yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler. Kahrolsun faşizm!" cümlelerini haykırdı.
Deniz Gezmiş ise, "Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın Marksizm Leninizmin yüce ideolojisi! Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi! Kahrolsun emperyalizm! Yaşasın işçiler, köylüler!" sözleriyle Türk ve Kürt halklarının mücadelesini ölüme giderken bir adım daha ileri taşıdı.
MÜCADELE BİRLİĞİ SÜRÜYOR
Deniz'in, 70'li yıllarda hala teorik bir tartışma konusu olan Kürt halkından, idam sehpasında bir ulus olarak söz etmesi ise ileriki yıllarda, Kürt ulusunun varlığının artık kamuoyu tarafından tartışılmasının önünü açmasına neden oldu. Deniz'in "Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi!" sözleri ulusalcı şovenist çevreler tarafından "Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği" cümlesiyle yer değiştirilmek istendi. Ancak Denizlerin düşünceleri, Türk ve Kürt halklarının ortak mücadelesi, bugün hala devam ediyor.