Bayındır: Çöküşte olan Kürtlerin mücadelesi değil, AKP'nin politikalarıdır

AMED - DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, iktidarın "gündem saptırma" çabalarına karşı mücadelelerinin ana ekseninin Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğü olduğunu vurguladı. Bayındır, "Çöküşte olan Kürtlerin mücadelesi değil, AKP'nin politikalarıdır" dedi. 
 
Yeraltı enerji kaynakları bakımında oldukça zengin bir bölge olan Ortadoğu coğrafyası, dünyadaki savaş ve çatışmaların merkezinde. PKK Lideri Abdullah Öcalan, yaşanan çatışma ve savaşlara dair 2000'li yılların başında "3'üncü Dünya Savaşı" tespiti yapmıştı. Birçok çevre de günümüzdeki gelişmelere dair benzer tespitleri yapıyor. Yaşanan savaş ve çatışmaların merkezinde Lozan Antlaşması ile dört ülke arasında pay edilen Kurdistan coğrafyası geliyor. "3'üncü Dünya Savaşı" tespiti yapan PKK Lideri Abdullah Öcalan 41 aydır mutlak tecrit altında tutulurken, Kurdistan'ın dört parçasına dönük saldırılar da aralıksız bir şekilde devam ediyor. AKP ve küçük ortağı MHP, Kürt kazanımlarını ortadan kaldırmak için bir yandan Kuzey ve Doğu Suriye'ye dönük tehdit ve saldırılarını sürdürürken, diğer yandan Federe Kurdistan Bölgesi'ne Temmuz ayı başında yeni bir saldırı dalgası başlattı. AKP-MHP'nin yereldeki işbirliğini ise KDP yapıyor. 
 
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Ortadoğu’da yükselen gerilim ve Kurdistan coğrafyasına yansımalarına dair sorularımızı yanıtladı. 
 
Küresel ve bölgesel güçlerin hedefindeki Ortadoğu'da gerilim gittikçe tırmanıyor. Haniye suikastı, Erdoğan'ın Esad'la görüşme mesajları, Federe Kurdistan Bölgesi'ne dönük yeni saldırılar... Neler oluyor?
 
Ortadoğu ve onun göbeğinde yer alan Kurdistan eksenli 3’üncü Dünya Savaşı’nın ivmesini yükselten gelişmeler yaşanıyor. Ortadoğu’da hem küresel hem de bölgesel güçlerin doğrudan içinde yer aldığı ve ilişkilerini bu yönlü tahkim ettiği bir süreci yaşıyoruz. Ortadoğu’da 3’üncü Dünya Savaşı’nın her yönlü kendini hissettirdiği, halklar üzerine etkisini ortaya koyduğu bir denkleme girmiş bulunuyoruz. Bu denklem içinde Kurdistan coğrafyası ve Kürt halkının yürüttüğü özgürlük mücadelesi de bugün hedef alınıyor. Başta Türkiye olmak üzere bölgesel güçler, bütün stratejik planlarını Kürt özgürlük mücadelesini boğmaya, tasfiye etmeye yönelik geliştiriyor. Bu yönlü Kürt özgürlük mücadelesi çok kritik ve belirleyici bir noktada. Bütün bölgesel hamleler, bir yandan Kürt özgürlük mücadelesini daraltmak ve tasfiye etmek, diğer yandan halkların bir arada yaşama imkanını ortadan kaldırmaya çalışıyor. Böylece bir yüzyılı daha kendilerine göre şekillendirmek istiyorlar.  
 
Türkiye, Temmuz ayında Amêdiyê kırsalına yeni bir saldırı başlattı. Yeni saldırılarda hedeflenen nedir? 
 
Türkiye’nin Güney Kurdistan (Federe Kurdistan Bölegsi) eksenli savaşı, 2022 Nisan ayı itibariyle yeni bir boyut kazandı. Türkiye’nin Kurdistan’ı ilhak ve işgal planları geçmişten günümüze stratejik bir hedef. Türkiye, Misak-ı Milli sınırlarını Güney Kurdistan’ı ilhak ederek, yeniden güncellemek istiyor. Türkiye’nin savaşı bu denklemle yürüttüğünü görmek mümkün. Bu savaşı yürütürken uluslararası savaş suçları da diyebileceğimiz kimyasal silah ve her türlü insanlık dışı yöntemleri de geliştiriyor. Gerek Savunma Bakanlığı gerekse Türk hükümet yetkilileri bu konuda yeterince kamuoyuna açıklayıcı bir bilgi veremediler. Bu da gösteriyor ki Türkiye, başta kimyasal silah olmak üzere her türlü yasaklı silahları Güney Kurdistan başta olmak üzere Kürt halkına karşı kullanmakta. 
 
KDP'nin saldırılarda Türkiye'ye yol açmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 
Bu savaşa kapı aralayan en önemli güçlerden biri bugün KDP'dir. Türk devletinin Güney Kurdistan’daki işgal ve ilhak operasyonlarını ele aldığımızda KDP ile kurulmuş ilişkiden bağımsız ele almak mümkün değil. Türkiye, 21’nci yüzyılın yeni sömürgecilik yöntemleriyle Kürt halkını yerleşim yerlerini işgal ediyor. Tabi bunda kendince meşrutiyet aracı olarak KDP’yi kullanıyor. KDP de bilinçli bir şekilde bu politikanın bir parçası haline geldi. 
 
 "Federe Kurdistan Bölgesi'nin statüsü tehlikede" değerlendirmelerine katılır mısınız? 
 
 
Irak ve Güney Kurdistan'ın Türkiye ve İran'ın egemenlik sahasına dönüşmesinde kaybedecek olan Kürtler olacaktır. Kurdistan'ın statüsü, bu kapışmada çok ciddi tehlikelerle karşı karşıya.  
 
Türkiye'nin yürüttüğü politikanın Güney Kurdistan’ın federatif yapısı ve Kürt halkının kazanımlarının geleceği açısından tehlikeler barındırıyor. Buna kulaklarını tıkayan ve gözünü kapayan bir KDP gerçekliği var. Tüm Kürt aktörler ve güçler bu politikayı görürken, KDP’nin ailesel ve dar çıkarları üzerinden Türkiye ile kurduğu politikalar nedeniyle Güney Kurdistan statüsü neredeyse tamamen işgale açık hale gelmiş durumda. Türkiye'nin Güney Kurdistan'daki askeri gücü, oradaki yönetimin gücünden çok çok daha fazla. Bu bile Güney Kurdistan statüsünün fiili olarak Türk devleti işgali altında olduğunu gösteriyor. Irak merkezi hükümeti de bu fırsattan yararlanarak, Güney Kurdistan’ın statüsünü törpülemeye ve merkezi bir ulus inşa etme çabası içerisinde. Bugün Irak ve Güney Kurdistan toprakları KDP’nin çağrısıyla Türk devletinin işgaline açılmış. Ayrıca Irak merkezi hükümetinin çağrısıyla bölge İran’ın egemenliğine sokuluyor. Irak ve Güney Kurdistan'ın Türkiye ve İran’ın bir egemenlik sahasına dönüşmesinde, sonuç ne olursa olsun kaybedecek olan Kürtlerin geleceği olacaktır. Kürtlerin özgürlük mücadelesi ve Kurdistan statüsü, bu kapışmada çok ciddi tehlikelerle karşı karşıya. Bunu görmek gerekir. 
 
 Erdoğan, son dönemlerde Esad ile görüşmek için yoğun bir çaba içerisinde. Bu durum gündemdeyken, Şam rejimine bağlı güçlerin Dêrazor’a yönelik saldırıları başladı. Erdoğan'ın görüşme çabaları ve hemen akabindeki saldırılarına dair neler söylersiniz? 
 
Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler, Türkiye’yi bölgesel güç olma arzusunda etkili bir noktaya taşıyor. ‘Türkiye bu bölgesel ve küresel denklem içerisinde ya büyüyecek ya da küçülecek noktaya gelecek.’ Bu Erdoğan’ın bir sözüydü. Türkiye bu denklem içinde büyümenin ilk hedefi olarak Kuzey ve Doğu Suriye ile Güney Kurdistan’ı hedefine koydu. Türkiye, Suriye iç savaşından bu yana birçok plan devreye koydu. DAİŞ başta olmak üzere birçok yapıyı destekledi. Fakat Erdoğan’ın bütün bu politikaları bugüne kadar boşa düştü. Erdoğan’ın "U" dönüşünün esas nedeni de Kuzey ve Doğu Suriye ile Şam’a yönelik tüm politikalarda başarısız olmasıdır. Bu kadar hızlı dönüşün sağlanmasında Erdoğan politikasının çıkmazlığı yatıyor. 
 
Esad ile tekrardan uzlaşı arayışının ardında, Kuzey ve Doğu Suriye’deki özerk yönetimi bertaraf etmek ve Kürt halkının halklarla beraber kurduğu yönetimi tasfiye etmek yatıyor. Ancak bu konuda Rusya’da bu politikaya destek veriyor. Şam rejiminin, Dêrazor'a saldırılarını arttırmasının arkasında da bu gerçeklik var. Türkiye ile tehdit etme, Türkiye ile anlaşıp Özerk Yönetimin statüsünü yok etmeye yönelik girişim ve çaba söz konusu. 
 
Kuzey ve Doğu Suriye'nin statüsünü hedef alan bu politika sonuç alır mı? 
 
Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik böylesi bir politikanın başarıya ulaşamayacağını söyleyebiliriz. Çünkü buradaki sistem dünyadaki bütün mazlum halklara, bütün özgürlük, eşitlik ve adalet isteyen halklara umut ışığı olmuş. Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırı sadece Kürtleri değil, bütün halkları da ayağa kaldırabilecek, direnç oluşturacak bir noktayı teşkil ediyor. Erdoğan ve Esad’ın buraya yönelik arayışlarının boşa düşeceğini görebiliyoruz. 
 
Kuzey ve Doğu Suriye'ye dönük saldırıların bir benzeri Şengal'de de yaşanıyor. 9 Ekim Anlaşması hayata geçirilmek isteniyor. Yine Êzidîlere dönük KDP tehditleri söz konusu. Tüm bunlar neye işaret? 
 
MİT, bugün KDP eliyle Kurdistan’da her türlü provokasyonu yapacak bir noktaya ulaşmış durumda. Güney Kurdistan’daki Êzidîler de bu politika sonucunda yeni bir soykırım tehdidi ile karşı karşıya. Buna ön ayak olacak, zemin sunacak en önemli aktörlerden bir tanesi KDP’nin yürütmüş olduğu politikadır. Şengal Özerk Yönetimi, saldırılara karşı kararlılığını ortaya koydu. Bu saatten sonra onlarca fermanla karşılaşmış Êzidiler kendisini savunmasız bırakmayacağını, kendini her zaman koruyacağını ve Kürt halkının da Êzidîlerin yanında yer alacağını vurgulamak gerekiyor.
 
 
 Êzidîler yeni bir soykırım tehdidi ile karşı karşıya. KDP politikaları buna ön ayak oluyor ve zemin sunuyor. Ancak Êzidîler yalnız değildir. Kürt halkı Êzidîlerin yanındadır. 
 
Êzidîler yalnız değildir. Arkalarında milyonlarca özgür Kürt’ün iradesinin olduğu bilinciyle özsavunmasını koruyacak temelde hareket etmesi gerekiyor. Irak merkezi hükümetine de bir söz söylemek gerekiyor; Şengal Özerk Yönetimi'nin bugüne kadar Irak'a herhangi bir zararı dokunmamıştır. Tam tersine Irak’ın varlığını, toplumsal birliğini güçlendiren bir yapıya sahiptir. Türk devletinin arzuları ve siyasi istekleri doğrultusunda böylesi bir politikayı güttüğüne dair ciddi kuşkularımız olduğunu ifade etmek gerekiyor. Irak merkezi hükümeti de Türkiye’nin bu politikalarına hizmet eden anlayıştan, tavır ve tutumdan vazgeçmesi gerektiğini belirtiyoruz. Êzidî halkımızı soykırımla karşı karşıya getirecek olan askeri adımlardan tamamen vazgeçmesi gerektiğini buradan bir kez daha ifade etmek gerekiyor.
 
Partiniz, tüm bu politikalara karşı çözüm olarak İmralı'ya işaret ediyor. İlk başta da İmralı tecridinin kaldırılmasını istiyorsunuz. İmralı tecridi ve yaşananlar arasında nasıl bir bağ kuruyorsunuz? 
 
Sayın Abdullah Öcalan üzerinde yürütülen tecridin sonuçları bugün Kurdistan coğrafyası ve Ortadoğu bölgesini savaş alanına döndürmüş durumda. Sayın Abdullah Öcalan’ın demokratik çözüm önerileri ve Ortadoğu’nun barışının nasıl sağlanabileceğine dair tespitleri hala güncelliğini koruyor. Dikkat edin İsrail-Filistin meselesinde dünya, iki devletli ulus devlet çözümü sunuyor. Sayın Abdullah Öcalan ise iki halklı konfederal sistem öneriyor. Bütün dünya İsrail-Filistin halklarının birbirini boğazlayacağı bir strateji ortaya koyarken, Sayın Abdullah Öcalan’ın birbirini tanıyan iki halklı önerisi daha da önem kazanıyor. 
 
Sayın Öcalan’ın Kürt sorununun demokratik çözümü başta olmak üzere Ortadoğu’daki meselelerin çözüm önerilerinin bugün yaşam bulmaması ve toplumla buluşmaması için tecrit devam ettiriliyor. Dolayısıyla başta tecrit sisteminin kaldırılması, Sayın Abdullah Öcalan’ın fikirleri ve düşüncelerinin toplumla doğrudan buluşması çok önemli. Mücadeleyi bu zemin üzerine oturtmaya çaba gösteriyoruz. 
 
Bugün Türkiye'de ekonomik, toplumsal, siyasi kriz alabildiğine derinleşmekte. İnsanlar ekonomik krize her yönüyle yaşıyor. Bugün yürütülen politikaların kaynağını nereden aldığına, halkları kutuplaştıran ve bir arada yaşamı dinamitleyen sistemin kaynağını nereden aldığına dönüp bakmamız gerekiyor. Bu noktada bakmamız gereken bir yer var; O da Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecritte ifadesini buluyor. Kürt halkının dostlarıyla birlikte bu meselelerin esas kaynağı olan İmralı tecrit sistemini kırmak ve Sayın Abdullah Öcalan’ın demokratik çözüm perspektiflerinin halkla buluşmasını sağlamaya çalışıyoruz. Bütün politikamızı bu zemin üzerinde oturtmaya dönük çalışmamız olduğunu ifade edelim. 
 
Tecridin bu kadar derinleştirmesiyle ne amaçlanıyor? 
 
Kürt halkının özgürlük iddiasını düşürmek, düşünsel ve paradigmasal olarak öncüsüz kılmaya dönük bir tecrit politikası söz konusu. Tecridin bu kadar derin noktaya taşınmasının arkasında böylesi bir amaç hedefleniyor. Ancak Kürt halkı bugün 7’den 70’e Sayın Abdullah Öcalan’ın stratejik düşünceleriyle yoğrulmuş, aydınlanmış bir toplum. Elbette buna karşı Kürtler her yönlü mücadele ediyor. ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa demokratik çözüm’ kampanyası bu nedenle sadece Bakur’da değil, dünyada sürdürülüyor. 2 yıldan bu yana kesintisiz bir mücadele söz konusu ve devam ediyor.  
 
 
İktidar, "özgürlük" mücadelesini görünmez kılmak için Kürt'ün govendine ve diline yönelik bir saldırı konsepti geliştiriyor. Ne yaparlarsa yapsınlar esas mücadele Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünü sağlamaktır. 
 
AKP-MHP iktidarı, bu mücadeleyi görünmez kılmak için Kürt’ün govendine ve diline yönelik bir saldırı konsepti gerçekleştiriyor. Esas mücadelenin yönünü farklı bir zemine taşımaya çalışıyor. Fakat geçmiş iktidarların kaderlerine dönüp baktıklarında da anlaşılacaktır ki bu başarılamayacak. AKP-MHP iktidarı bu çöküşü yaşarken, hele hele Kürt halkının gelmiş olduğu özgürlük düzeyini de ortaya koyduğumuzda bunu asla başaramayacaktır. Başarması için de hiçbir imkanlarının olmadığını görmekteyiz. Önemli olan esas hedefimize, odağımıza kilitlenmek.  Yönümüzü nereye çevirirlerse çevirsinler, ne yaparlarsa yapsınlar esas mücadele Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü sağlama ve statüye dayalı Kürt sorununun demokratik çözümünü sağlamaktır. Kürt halkı bu iddiasından vazgeçmeyecektir. Mücadelemizin esas rotasını ve yönünü tayin eden bu gerçekliktir. 
 
Aynı zamanda belediyelerin Kürtçe çalışmaları da engelleniyor, Kürtçe yazılar siliniyor... 
 
İktidarın Kürt halkının zılgıtıyla, halayıyla, govendiyle uğraşması onun ne kadar iç çöküş, kriz yaşadığının en önemli göstergelerinden bir tanesi. Kürt halkının govendine, halayına, müziğine, sloganına, yazısına yönelik çığırından çıkmışçasına saldırmasının arkasında, yaşadıkları çöküşü gösteriyor. Bunu böyle okumak lazım. AKP-MHP iktidarının Kürt özgürlük mücadelesi karşısında yaşadığı bunalım halini gösteriyor. 
 
Kendi varlığını ispatlamaya çalışan, kendi dilini ispatlamaya çalışan Kürt halk gerçekliği 1960’larda, 1970’lerde kaldı. Kürt halkı bugün Kürt özgürlük hareketi ve Sayın Abdullah Öcalan’ın önderliğinde geliştiği düzey ve özgürlük bilinci artık statü eksenli, Kurdistan’ın dört parçasında özgürlük iddiasını ortaya koymuş. Bu anlamıyla küresel özgürlük hamlesi kapsamında yürüyen bir halk gerçekliği var. Krizde ve çıkmazda olan, çöküşte olan Kürt halk mücadelesi değil, savaş siyaseti, soykırım siyasetidir. Çöküşe gidecek olan da AKP-MHP iktidarının politikaları olacaktır. 
 
Tecride geri dönecek olursak; AKP’nin tecridi pazarlık konusu yaptığı da geçtiğimiz günlerde gündeme geldi. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?
 
 
Abdullah Öcalan'ın pozisyonu, hiçbir iktidarın ihtiyacına göre değerlendirilecek bir mesele değil. Abdullah Öcalan gerçekliği, AKP-MHP iktidarının ucuz, basit ve dönemsel çıkarlarının bir aracı asla olamaz.
 
Sayın Abdullah Öcalan’ın pozisyonu ve Kürt sorununun çözümündeki stratejik pozisyonu, hiçbir iktidarın ihtiyacına göre değerlendirilecek bir mesele değil. Elbette AKP bugüne kadar bütün toplumsal değerleri istismar ederek, kendi politik çıkarlarına alet etmeye çalıştı ve kendi varlığını bu noktaya getirdi. Fakat Sayın Abdullah Öcalan’ın durumu ve Kürt sorununun çözümü, herkesin çok ciddi yaklaşması gereken bir durumu teşkil ediyor. İktidarın girmiş olduğu çözümsüzlük, yıkım ve çöküş elbette kendisini yeni arayışlar, ilişkiler, imkanlar yaratma yolunu da gösteriyor. Bunlardan birinin Sayın Abdullah Öcalan olması elbette ki anlaşılır bir mesele. Fakat Sayın Abdullah Öcalan'ın tutumu; ‘Ne kendimi aldatırım ne de kimseyi aldatırım’dır. 
 
Sayın Abdullah Öcalan gerçekliği, AKP-MHP iktidarının ucuz, basit ve dönemsel çıkarlarının bir aracı asla ve asla olamaz. Dolayısıyla yaptıkları ve yapacakları her girişimden bugüne kadar nasıl başarısız oldularsa, bundan sonra da başarısız olacaklar. AKP-MHP siyaseti, artık son aşamasına, son noktasına gelmiş durumda. Hem bölgesel denklem içerisinde hem de bugün Türkiye siyaseti arenasında AKP-MHP’nin artık yol yürüyeceği herhangi bir argüman, ilişki, toplumsal meşruiyetinin kalmadığını görmek gerekir. 
 
İktidar, burada herhangi bir sonuç alamaz. Bugün tecrit, Türkiye hukukunun ve anayasasının tanınmamasının bir göstergesidir. Dolayısıyla AKP’ye ve iktidara bir çağrı yapılacaksa; kendi anayasasına, hukuklarına uymaya yönelik bir çağrı olacak. Bunun dışında Kürt meselesi ve Sayın Abdullah Öcalan’ın meselesi gizli görüşmelerle, Sayın Abdullah Öcalan’ı istedikleri noktaya çekme stratejisiyle yol alabilecek bir mesele değil. 
 
"Abdullah Öcalan'a özgürlük" kampanyasında birebir yer aldınız. Kampanya kapsamında yeni bir bir planlamanız var mı? 
 
Bir kampanya olarak ifade ediyoruz ancak bunun herhangi bir zamanı, başı ya da sonu yok. Böylesi bir mücadeleden bahsetmiyoruz. Kendi özgürlüğünü Sayın Öcalan’ın özgürlüğünde bütünleştiren bir halk gerçekliğinden bahsediyoruz. Onun için diyoruz, ‘Sayın Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa demokratik çözüm.’ Tabi ki mücadelemizin esas zemini, ekseni bu yönlü olacaktır. Önümüzdeki dönemde de mücadelemizin esas eksenini Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü ve Kürt sorunun demokratik çözümünü hedefleyen mücadele belirleyecek. Bu anlamıyla mücadelemiz, çabalarımız, planlamalarımız devam ediyor. Bu sadece DBP’nin bir çabası ve mücadelesi değil, her alanda Kürt halkının yürüttüğü bir mücadele. Dünyadaki dostlarımızla bu mücadele yürüyor. Aydınlar, yazarlar, gazeteciler, sendikacılar, sivil toplum örgütleri, ekolojistler… Onun için küresel bir boyut kazanmış durumda. Elbette önümüzdeki dönem ivmeyi yükseltecek, mücadeleyi sokaklara taşıyacağız. 
 
Tecridin saldırıların yanı sıra partinizin gündeminde hangi konu başlıkları var? 
 
Halkımız her yönüyle çok ciddi soykırım kıskacı altında. Bunun bilincindeyiz ve farkındayız. Kurdistan coğrafyasının dili, kültürü, doğası ve kendi varlığı tehdit ve tehlike altında. Dolayısıyla Kurdistan’ın her yerindeyiz ve her yerinde olmaya devam edeceğiz. Sadece ortaya çıkan, meydana gelen olaylar ve sorunlar üzerinden var olan bir DBP değil, yaşamın her alanında kendisini inşa eden, halkla birlikte kendisini inşa etmeye çalışan, yapılandıran ve Kurdistan halkının politik kimliği olarak kendisini ifade edebileceği bir DBP inşa etmeyi hedefliyoruz. Kat edeceğimiz birçok mesafe var. Bunun da bilincindeyiz. Sonbahar dönemiyle beraber bu mücadeleyi daha da toplumsallaştıran ve sokak mücadelesini büyüten bir DBP mücadelesini hedefliyoruz. Tartışmalarımız, planlamalarımız bu eksende. 
 
Özellikle gündemimizde Kürt halkına yönelik geliştirilen özel savaş yöntemleri var. AKP-MHP iktidarı, savaşın seyrini biraz da özel savaş yöntemlerine ve tekniklerine çevirmiş durumda. Bizler de buna karşı halkın örgütlenmesini sağlayacak, nerede olursa olsun kendisini her türlü bu saldırılara karşı savunabilecek, özgürlük kimliğini oluşturacak bir noktaya taşımanın çabası ve mücadelesi içerisindeyiz. Özel savaş yöntemlerini deşifre eden, bertaraf eden ve toplumsal örgütlenmeyi hedef alan DBP faaliyetleri söz konusu. Bu konuda halkımızdan ciddi karşılık da bulduğumuzu ifade etmek mümkün.
 
MA / Müjdat Can

Diğer başlıklar

17/08/2024
20:14 Binevş Kadın Danışma Merkezi açıldı
19:58 Kayyıma karşı eylemde Meclis’teki saldırı kınandı
19:36 Bakırhan Hacı Bektaş-ı Veli'de: Dergahı gerçek sahiplerine teslim edin
18:59 Karşıyaka'da bir yangın daha başladı
18:54 ‘Çözümün yegane yolu örgütlenmektir’
18:25 Kadınlar Birliği Hareketi’nden ‘İdama hayır’ kampanyasına destek
17:22 Amêdiyê’de bombardıman ardından yangın
16:52 Dîlok'ta deprem paneli: Değişen bir şey yok
16:16 Kürt dil kurumları hamle başlattı: Her alanda mücadele
16:10 Çiftçilerden eylem: Ürünlerini yola döktüler
15:58 Tuncel: Türkiye'nin savaş ve çözümsüzlük politikasının merkez üssü İmralı'dır
15:36 İşçilerinin yemeğinden böcek çıktı
15:31 DEM Parti heyeti yangın bölgesinde: Afet bölgesi ilan edilsin
15:22 F Oturması: Şivekar Ataş serbest bırakılsın
15:16 'Savaşa ve işgale karşı barışı, tecride karşı özgürlüğü haykıralım' mitingine katılım çağrısı
14:53 Ekinci'nin cenazesi Amed'e uğurlandı
14:50 Hatimoğulları 'Ekmek ve Adalet' buluşmasında: Bu rejimin sonu geldi
14:43 İHD: Depreme dirençli şehirlerde yaşamak insan hakkıdır
14:22 Yüzde 96 engelli Mavi için 'acil tahliye' talebi
14:21 Uçar: Türkiye, KDP ile birlikte DAİŞ zihniyetini hortlatmak istiyor
13:22 Ege'de yangınlar devam ediyor: İzmir'de bin 600 hektar yandı
13:14 Cumartesi Anneleri Abdurrahim Demir’in akıbetini sordu
12:57 Gözaltında kaybedilenlerin akıbeti soruldu: Acımız ilk günkü gibi taze
12:36 İzmir'de 'Ekmek ve Adalet Buluşmaları'na katılım çağrısı
12:10 İsrail Lübnan’a saldırdı: 10 ölü
10:35 Naif İşçi'nin tahliyesi 5'inci kez ertelendi
10:14 İpek Er'in ölümünün üzerinden 4 yıl geçti: Orhan hala korunuyor
10:05 Hindistan'da kadınlar 'Jin jiyan azadî' diyerek sokağa çıktı
09:44 AKP'li Alpay Özalan'ın şiddet karnesi
09:07 Marmara Depremi 25’inci yılında: İstanbul için bir an önce adım atılmalı
09:06 Buğday tarlada kaldı!
09:04 Êlih Belediyesi'nin 5 aylık karnesi
09:03 Rihalı fıstıkçılar 'destek ve taban fiyat' istiyor
09:02 Ekonomik kriz 'Kadın Emeği Tandırı'nı da vurdu
09:01 Ekolojistlerden ağaç talanına karşı yeni planlama
09:00 17 AĞUSTOS 2024 GÜNDEMİ
08:56 Ege'deki yangınlar nedeniyle binlerce kişi tahliye edildi
08:41 Amed’de gözaltına alınanlar serbest bırakıldı
08:34 Dêrsim’deki yangın söndürüldü
16/08/2024
23:59 Dersim’de yangın
23:59 Milas'ta yangın: 2 köy boşaltıldı
23:57 Yangın İzmir'in dört bir tarafını sardı: Müdahale yetersiz
23:15 Mersin’deki nöbet eyleminde Meclis’teki saldırı kınandı
22:53 1 günde 47 orman yangını çıktı
22:28 Kadın örgütleri: Serpil göz göre göre öldürüldü
22:14 İzmir'de yangının bilançosu açıklandı
22:09 TJA’nın okuma atölyesine yoğun ilgi
22:01 Şişhane nöbeti kadınlar öncülüğünde sürdü
21:39 189 aydından Türkiye'nin saldırılarına karşı uluslararası çağrı
21:26 AYM’nin kararının değerlendirilmesi AKP oylarıyla reddedildi
20:50 Mersin’de 7 tutuklama
19:39 Karamollaoğlu: Meclis’teki saldırı Türkiye’nin özetidir
19:12 Koçyiğit’ten saldırıya yanıt: Zorunuza teslim olmayacağız
18:59 Halay çektiği için tutuklanan kadınlar tahliye oldu
18:44 Yönetim ve teknik ekip basınla buluştu: Amedspor bir duruştur
18:20 AKP’li Özalan ve saldırdığı Şık’a kınama cezası
17:48 Yemen’de intihar saldırısı
17:32 TJA’dan katledilen Yıldız’ın ailesine taziye ziyareti
17:23 Patnos Cezaevi raporu: Sağlık hakkı engelleniyor
17:01 Saldırıya uğrayan Koçyiğit: Kurgulanmış, bilinçli bir saldırıydı
16:48 Demokratik Modernite 'Kürt Toplumunun Sosyo-Psikolojik Konumu' başlığıyla çıktı
16:44 ESP'den Kürtçeyi yasaklayan HD İskender protestosu
16:32 Kimyasal gazdan zehirlenen 11 işçi hastaneye kaldırıldı
16:25 Amed’de kafe saldırganları tahliye edildi
16:17 DEM Parti Eş Genel Başkanlarından saldırıya tepki: Siyasi çeteciliktir
15:57 Özel'den saldırıya uğrayan Koçyiğit’e ziyaret
15:56 HABER-SEN: PTT müdürü yöneticimize saldırdı
15:37 Özel: Meclis'te kan akmaya başlıyorsa vatandaş ne yapacak?
15:22 Mêrdîn'de gözaltına alınanlar serbest
15:06 Can Atalay oturumu: Şık, AKP'li Özalan'ın saldırısına uğradı
15:04 Karşıyaka'da yangın nedeniyle tahliyeler başladı
14:45 Öğrencilere salon verilmedi
14:40 Kocaeli Cezaevi'nde inceleme yapan ÖHD işkenceyi doğruladı
13:56 Suriye’de art arda iki deprem
13:02 Tutsaklara yönelik işkenceye dair İHİK’e başvuru
13:01 İzmir'de yangın yerleşim yerlerine yaklaştı
12:49 AKP Grup Başkanından Atalay açıklaması: Sonuç tesis etmek mümkün değil
12:25 Marmara Depremi 25’inci yılında: Önlem için kaybedilecek tek günümüz yok
11:50 Bolu’daki yangın 22 saattir devam ediyor
11:50 Erişim engelini eleştiren Dilruba Y. 3 Eylül'de hakim karşısına çıkacak
11:18 Kürtçe şarkı ve halay gerekçesiyle tutuklananlar tahliye edildi
11:17 Amed Büyükşehir Belediyesi 150 yeni otobüs alacak
11:02 Ailelerden İmralı başvurusu
10:29 Tarık Ziya Ekinci Amed’de toprağa verilecek
09:50 Yangınlar nedeniyle 2 mahalle boşaltıldı
09:17 3 bin yazarlı kitap: Özgür Basın Tarihi
09:14 Mücadeleyle geçen bir ömür
09:14 Emekliler: Birlikte değiştirebiliriz
09:09 Cengiz İnşaat mahkeme kararını dinlemiyor
09:08 Polisin baskın düzenlediği düğünün sahibi: Susturamazlar
09:07 'Ayıp değil mi?' yanıtına 6 ay ceza!
09:06 Artan maliyetler nedeniyle 400 esnaf kepenk indirdi
09:05 'Sınır ötesi' çözümsüzlük
09:04 Pazar alışverişi: Meyve ve sebzenin çürüğünü alabiliyoruz
09:00 16 AĞUSTOS 2024 GÜNDEMİ
08:56 Meclis Can Atalay için olağanüstü toplanıyor
15/08/2024
23:45 Köprü ve otoyol ücretlerine zam
23:26 Çanakkale’de orman yangını
23:08 Evli olduğu kadını katleden erkek tutuklandı
22:16 53 yılın en sıcak Temmuz’u yaşandı
21:46 Kayyıma karşı 62 gündür nöbetteler: Direniş meşrudur
21:37 İsveç'te M çiçeği vakası
21:12 Savaş uçakları Biradost’u bombaladı
21:03 Ukrayna: Kursk’ta 82 yerleşim yeri kontrolümüzde
20:39 Ankara-Bağdat arasında ortak mutabakat zaptı
20:23 Foça’da kayyıma karşı nöbet: Mücadeleye çağrı
19:07 CHP 'hayvan katliamı' yasasını AYM'ye taşıdı
18:47 Erzirom’da 1 tutuklama
18:32 Gazze'de yaşamını yitirenlerin sayısı 40 bini aştı
18:00 'İdama hayır' kampanyasına destek
17:20 TTB'den 'M çiçeği' açıklaması
17:10 Gazeteci Ruken Tuncel’in ailesine ikinci ırkçı saldırı
16:56 Açlık grevindeki Şengül ve Doğan’ın talepleri karşılansın
16:52 Mahmud Abbas: Gazze'ye gitme kararı aldım
15:25 Tekirdağ ve Kocaeli cezaevlerinde ölüm tehdidi ve darp
15:01 Manisa'da orman yangını sürüyor
14:53 CarrefourSA işçilerinin direnişi 4'üncü gününde
14:45 HABER-SEN'den 'iş yükü' tepkisi: Personel alımı yapılmalı
14:02 Kayyımın 'ölüm' bariyerleri yerine 'yaşam' kafesleri konuldu
13:57 İran 4 tutukluyu idam etti
13:55 Begit’in AKP'ye geçişine tepki gösterip istifa etti
13:52 DEM Parti: Ekinci yaşamıyla mücadelemizde yaşayacak
13:19 TJA'dan Afganistanlı kadınlara: Birlikte 'jin, jiyan, azadî' demeyi sürdüreceğiz
12:40 Abdullah Öcalan’ın avukatlarından görüşme başvurusu
12:37 Birçok kentte ev baskınları
11:34 Temelli'den Ortadoğu'daki savaşlara 'Rojava' önerisi
11:22 Amed Belediyesi'nden yangından etkilenen çiftçilere tohum desteği
11:06 Tarık Ziya Ekinci kimdir?
10:32 Tarık Ziya Ekinci yaşamını yitirdi
10:32 İşgal altındaki Efrîn'de Barzanilere okul izni
10:31 Riha ve Balıkesir'de ev baskınları
09:12 4 kent için yağış uyarısı
09:11 Göçmen kadınlar her alanda ayrımcılıkla karşı karşıya
09:09 Her şeyin Kürtçe olduğu mağaza
09:08 İran’da idamlar arttı: Kadın mücadelesi hedefte
09:07 Afganistan kadınlar için cezaevine dönüştü
09:06 Mitolojik öğeleri cama işliyor
09:04 Tekli hücrede 'haberleşme yaptığı' iddiasıyla tahliye edilmiyor
09:02 Sedirin son ustalarından
09:01 Kanser hastası tutsak 5 aydır kontrole götürülmüyor
09:00 15 AĞUSTOS 2024 GÜNDEMİ
08:35 Benzine zam
08:34 Bir gecede 3 kadın katledildi
14/08/2024
23:22 Otomobil traktöre çarptı: 2 ölü, 3 yaralı
23:06 Galeria’nın tutuklu müteahhidi hayatını kaybetti
22:50 Maymun çiçeği virüsü için küresel acil durum ilanı
22:29 Mahmud Abbas Türkiye’ye geldi
22:06 İstanbul’da kayyım nöbeti: Kazanacağız
21:34 Wan Gölü toplantısına DEM Partili belediyeler çağırılmadı
21:04 'Türkiye ve İran’ın saldırıları sonucu 425 kişi öldü'