Melda Onur: Meclis'teki komisyonda STÖ'ler de olmalı 2025-05-25 09:33:51   İSTANBUL - İktidar yetkililerinin sürece dair kullandıkları dili değiştirmesi gerektiğini belirten siyasetçi Melda Onur, Meclis’te kurulacak komisyonda siyasi partilerin yanı sıra sivil toplum örgütlerinin de olması gerektiğini söyledi.   Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın ardından ateşkes kararı alan PKK, 5-7 Mayıs tarihlerinde kongresini gerçekleştirdi. 12 Mayıs’ta ise açıkladığı kongre kararlarıyla çalışmalarını sonlandırdığını duyurdu. PKK kararı, "Son değil, yeni bir başlangıç" olarak tanımlayarak duyurdu. Yaşanan tüm genişlemelere iktidar kanadından ise hala herhangi bir adım atılmadı.    Yaşanan sürece dair Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) eski milletvekili ve gazeteci Melda Onur değerlendirmelerde bulundu.   ‘BARIŞ HERKESİMİN ARZUSU’   Barışın bu coğrafyada yaşayan herkesin arzusu olduğunu belirten Melda Onur, Türkiye’de son dönemlerde yaşanan sürecin dünya örneklerine bakılarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Melda Onur, “Her ülkenin kendi özgünlüğü, toplumsal yapısı, yaşadığı acılar farklı olabilir. Ama sonuçta çözüm konusunda belli başlı modeller var. Bunları örnekleyerek olaya bakmaya çalışıyorum. Genel anlamda toplum ve siyasetçilerde o modelleri örnek alıyorlar. Ama sorun şu ki siyasetçilerin örneklemeleri genelde işlerine gelen bir bölümü cımbızlayıp geri kalanı görmemek oluyor. Oysa bir modelin olumlu ve olumsuz yanları değerlendirilip kendi modelinizi de yaratabilirsiniz. Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim’de Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nden (DEM Parti) vekillerin elini sıkmasıyla başlayan süreçle ilgili net bir tanım yapamıyorum. Bu süreçte tıpkı bizim Cumhurbaşkanı hükümet sistemi gibi kendi şahsına münhasır bir durum. Eylem planı belli olmayan ve bu eli uzatan kişilerin daha önceki çözüm süreçlerinde kötü örneklerini gördüğüm için bu olaya temkinli yaklaşanlardanım” diye belirtti.    GEÇMİŞ SÜREÇTE YAŞANANLAR    Sürecin çok muğlak yürütülmesinden kaynaklı topluma güven vermediğini kaydeden Melda Onur, “Türkiye 2013 yılında Kürt sorunun çözümüne dair bir süreç başlatılmıştı. O dönemki süreç biraz daha farklıydı. Belki başından beri gizli ajanda masayı dağıtmaktı ama en azından komisyonlar kuruldu, Akil İnsanlar Heyeti oluştu ve bu heyet tüm Türkiye'yi gezerek topluma anlattı.  Niyetinde bu masa devrildikten sonra bu heyetin içinde yer alan insanların başına gelmeyen de kalmadı. Çoğu insan sistem dışına itildi, kimisi cezaevine atıldı, kimisi de yurt dışına gitmek zorunda kaldı. Elbette hepimiz bir barış olmasını istiyoruz. Ama Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşı olan ve barış isteyen herkesin geçmişi göz ardı etmeden temkinli yaklaşılması gerektiği kanaatindeyim” diye ifade etti.    SÜRECE SİVİL TOPLUMUN DAHİL EDİLMESİ    2013-20215’te yaşanan sürecin ardından Amed’te kadınlar öncülüğünde yapılan etkinliğe katıldığını ve burada kadınların savaşa karşı barış tartışmaları yürüttüğünü dile getiren Melda Onur, bu etkinlikte genç bir kadının yaptığı konuşmayı şu sözlerle hatırlattı: “Biz bu yaşananları nasıl unutacağız bize bir bahar ve barış vadettiler. Birdenbire her şey ters düz oldu. Biz bunu nasıl unutacağız? diye sordu. Şimdi burada kimse yeniden insanları umutlandırıp alaşağı edemez. Bu nedenle bu sürecin Meclis’e taşınmasını çok çok değerli buluyorum. Ama Meclis’teki komisyonunun direk Devlet Bahçeli tarafından dizayn edilmesini doğru bulmuyorum. Çünkü bu komisyonda sadece Meclis’teki siyasi partiler değil, sivil toplum kuruluşların da olmalı.”    İKİ TARAFIN AİLELERİNİN DAHİLİ    Barış ve demokrasinin toplumsallaşmasına dair İrlanda barış sürecinden örnek veren Melda Onur, kurulacak masanın çok daha kapsayıcı olması gerektiğini vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti: “İrlanda barış masası bir seçim sonrası kuruldu. Seçimde belli bir yüzdeyi alan bütün siyasi partiler bu masada yer aldı. Sonrasında bir kadın koalisyonu kuruldu. İki tarafında ailelerinden oluşan bir kadın koalisyonu oluştu ve bir araya geldiler biz bu masada oluruz deyip parti kurdular. Tabi barajı geçerek o masada yer aldılar. Bununla her iki tarafta birçok sosyal hakkı temin ettiler. Yine Filipinler ve Kolombiya örneğine baktığımıza ilk başta dilin değiştiğini görüyoruz. Ama şimdiki sürece baktığımızda dil hala aynı şiddet dilini içeriyor.”   ‘AİLELERİN UZLAŞTIRILMASI ÖNEMLİ’   Kimsenin artık bu savaşta çocuklarını kaybetmek istemediğini dile getiren Melda Onur, 2013’te başlayan sürecin Serekaniyê’de (Ceylanpınar) iki polisin öldürülmesi gerekçe yapılarak bozulduğunu, bu nedenle iktidarın adımlarının güven vermediğini belirtti.     Bu bağlamda bir kez daha dünya örneklerini hatırlatan Melda Onur, “Filipinliler’de barış sürecinde benzer provokasyonlar yaşanmış ama buna rağmen süreç devam etmiş. Yani bu tür şeyler mutlaka olur. Çünkü ülkemizde çok farklı kesimler bu sürece öfke duyanlar olabilir. Mesela göz ardı edilen başka bir şey ise iktidar ‘biz şehit ailelerini hallederiz’ diyor. Ama nasıl halledeceğine dair bir planı yok. Örneğin İrlanda’daki barış sürecine baktığımız zaman en zor şeyin ne olduğunu sorduğumda tarafların aileleri uzlaştırılmaktı diyorlar. Çünkü sorun aynı zamanda ciddi bir toplumsal sorundur. Bunun iyi anlaşılması lazım” diye ifade etti.    ‘TÜM KESİMLER SÖZ KURMALI’   İktidarın bir taraftan demokrasi oyunu derken, öbür yandan kayyım politikalarında sürdürdüğünü Melda Onur, “Bugün eğer bir taraftan demokrasi oyunculuğu yapıyorsa öbür taraftan da ülkenin önemli bir bölümünde anti demokratik uygulamalar devam ediyor. Bunun için başta bütün siyasi partilerin, bu işe kafa yormuş aydınlar, yazarlar, sivil toplum örgütleri, şehit aileleri, Cumartesi Anneleri bu masada olması ve sözünü söylemesi gerekiyor. Şu anda bir anayasadan bahsediliyor ve anayasal kurucu Meclis’le yapılıyor. Önce bir kurucu meclis kurulu ve komple bir anayasa yapılır. Eğer gerçekten bir anayasa yapılacaksa bir kurucu meclis kurulur. Bu işin kuralı böyle ama iktidar yok bu kuralları beğenmiyorum istediğim gibi yönetirim derseniz kaos olur” diye ifade etti.     MA / Esra Solin Dal